Sibirya duygusuz, kamp acımasızdı... Yürkelerinin solmayan mürekkebiyle, gurbetin çile ve işkence yüklü çehresine unutulmaz bir esaret destanı yazdılar onlar.
Ölümü yepyeni bir başlangıcını habercisi bilip, umudu kan gibi taşıdılar damarlarında.
Mazi, kafdağının ardında kalmış bir düştğ onlar için... Hüzün, fosforlu bir zehirdi dudaklarında. Öyle bir hasret sarmıştı ki ruhlarını, uçup gidecek bir hayalden, bir ızdırabın hayalinden itibaren kalmıştı dünya.
Onlar için ufuk, ya ...