´´Henüz yirmi iki yaşında, bütün maneviyatı [ruh haleti] yanlız bir ümidin tahakkukunu muntazır [gerçekleşmesini beklemekte]...Şöhret bulmak, edip olmak, herkesçe tanılmak, bugün o kadar acılıklarına gögüs vermek için hayatını zehirlediği bu edebiyat aleminin bir gün yüksek zirvelerine [doruklarına] çıkmak ve ismini o kadar yükseltmek ki... O tasavvur ettiği [hayalini kurduğu] yüksek payeye [dereceye] bir had [sınır] bulamıyor; sonra da bu derece [kadar] itila emellerine [yükselme arzularına] ka ...