Ne Erdemli Şehir gibi bir ütopya oldu ne de Toplumsal Sözleşme diyebileceğimiz bir yönetilme oldu ama “gerçekçi bir idealizm” vardı. Karşıtlıklar üzerinden yönetilen bir sistemden ziyade, dağınıklıkları toparlayan, müştereklerde bir araya getiren, hayatın çeşitli boyutlarını bütünleyen bir “denge/vasatiyye” mantığı vardı. Mekân açısından orta yer ya da iki farklı değeri eşitleyerek aritmetik bir ortalama tutturmak anlamına gelmeyen bu denge; ideallerin, değerlerin, düşüncenin yaşanan gerçekliğe ...