Varlık özünde, salt maddi olarak algılanan ve sayısallaştırılabilen şeyden ibaret değildir. Zira, yüksek düzeyli bir idrak ve bilgi mertebesinden bakıldığında, varlığın ve hakikatin içkin olandan manevi, soyut ve ruhsal; giderek de Aşkın olan hakikat katlarına doğru kesintisiz bir akış halinde olduğu görülür; hem ‘maddi, bedeni göz' (basar) ile, hem de ‘ruh ve akıl üstü göz' (basiret, fuad) ile.. Onun için de varlık ve hakikatin sınırları maddi, nesnel idrakin yetilerini aşkın olup, ayrıca basir ...