Dinin derûnî boyutunu kavramadan; iman ve ahlakın huzur dolu denizine açılmadan mahabbet ve meveddetin mevhibelerinin tadına varmadan dini anlamak da, anlatmak da mümkün değildir. Gönül merkezli bir hayatı öngören din, tartışma zemininde, kavga ortamında egoların öne çıktığı meclislerde aktarılamaz, benimsetilemez, sevdirilemez. Bu alanda laf ebeliği ve retorik geçerli değildir. Bazen bir tebessüm yıllardır fethedilemeyen bir kaleyi fethedebilir. Bazen güzel bir söz yıllardır sağır olan bir kula ...