Varlık, düşünce ve dil arasındaki bağlantıları ‘haritalandırmak’ felsefenin başlıca hedeflerinden biri olagelmiştir. Yirminci yüzyılın istikrarsız, yeniliklere ve değişimlere gebe düşünsel coğrafyasında böyle bir harita çıkarmanın öncelikle güvenilir ve istikrarlı düşünme araçlarına sahip olmaktan geçtiği düşüncesi, yüzyılın ilk yarısından
itibaren mantık ve bilgi teorisinin felsefede öne çıkması ve rağbet görmesi için yeterli olmuştur. İstanbul Üniversitesi Felsefe Bölümünde on iki yıl (1 ...