Ay ışığında, üzüm bağlarını seyre doyum olmazdı bizim oralarda. Her hevengin dibinde, altın gibi toprak parıldardı. Beş parmaklı eller gibiydi, asma yaprakları. Size de el verirdi, dost, sıcak...
O uzak çocukluğumda, şıra olurdu üzümler; bir oda beyaz üzüm pestilleri, bir oda kara üzüm pekmezleri ile dolar, içki fabrikasının kamyonları yanaşmazdı kapılara. Üzümlerin ağlamcıl çığlıkları duyulmazdı o vakitler. Bağlardan geçilir de, öyle varılırdı köylere. "Sen ağlama kirpiklerin ıslanı." Büyü ...